Ağlama Duvarı (!)

          Çok büyük bir kızgınlık ve öfkeyle yazıyorum. Ne zaman bunu düşünsem ve sorgulamaya kalksam sonunda çok sinirlenmiş buluyorum kendimi, elimde olmadan. Bu ülkede çok fazla düşünmeden sorgulamadan yaşayacaksın, eğer dertsiz tasasız olmak istiyorsan.

Uzunca bir üniversite öğrenimi boyunca-ki bu 6 yıllık bir süreci kapsamakta, bazı yerlerde 7 yıl (tıp fakültesi)-son 3 sene özellikle de son sene resmen etimizden, sütümüzden, yünümüzden faydalanıyorlar..

Hangi okulda son senesinde öğrenim süresi 365 gündür+90-100 nöbet tabiî ki. Nöbet olayını da açıklamak isterim, sadece gece kalıp sabah evimize gittiğimizi düşünmeyin. Cuma ve cumartesi nöbetleri hariç diğer günlerde sabah akşama kadar normal mesai sonra akşamdan sabaha kadar nöbet ve sonra sabah yine akşama kadar normal mesai-sanırım 36 saat çalışma süresi… Evde dinlendikten sonra sabah yine mesai!! Ama Cuma cumartesi nöbetlerinde sabah çıkıp evine gidebiliyorsun-lütuf!! Bir memurun sanırım haftalık çalışma saati yanlış bilmiyorsam 40 saattir, biz iki günde neredeyse bunu tamamlıyoruz ve daha öğrenciyken!! Yediğin azarlardan, gördüğün muameleden, hasta yakınları tacizlerinden, maruz kaldığın şiddetten bahsetmiyorum bile… Onlar tuzu biberi, eğlencesi(!).

Sonra mezun oluyorsun-sanki devlet seni kendi ücretsiz okutmuş gibi zorunlu görev adı altında atıyor. Mezun olduktan sonra sana sormadan atamaya almalarına isyanım. Belki bu yorumuma kızacak bir sürü insan olabilir-özellikle de yıllarca atama bekleyen ama bir türlü atanamayan insanlar… Bu yorumları okurken lütfen her mesleği kendi içinde değerlendirmeye çalışın!!

Eğer atandığın yerde çalışmak istemezsen-ki diyelim ki uzmanlık sınavına çalışmak ve uzman olmak istiyorsan, yani daha iyi şartlarda çalışmak yani en azından bir konuda gerçekten söz sahibi olmak, poliklinik şartlarında çalışmak istersen İSTİFA etmek zorundasın. Bak bu konuda devlet çok cömert-en azından 3 kere istifa etme şansı vermiş bize!!! Diyelim ki istifa ettin aaa bi sürpriz daha-artık diploman yok… Diploma sorduklarında elinde sadece lise diploması mevcut. Neden? Çünkü devletin sana biçtiği adı “devlet yükümlülüğünü” yerine getirmeden istifa etmişsin; eee bunun bir bedeli olmalı!! Sen devlette çalışmak istemezsen O’da senin hiçbir yerde çalışmana izin vermez.

Dışarıdan çok saygın bir meslek olarak gözükse de davulun sesi uzaktan hoş gelir. Severek yapmak gerek bu mesleği çünkü neredeyse tüm hayatını buna feda etmen gerek-pişman olmadan..

Ben mi? Severek mi yapıyorum henüz hala bilmiyorum. Çalıştığım sürede insanlara yardımcı olabilmek çok güzel bir duyguyken; hükümetin oyunları, mevkisini koruma telaşında olan insanların ayak oyunları, kişilerin çıkarları… Sadece emin olduğum bir şey var; çocuğum olursa ona asla tıp fakültesini yazdırmam!!!

Not: “Doktorlar” dizisinden hiç keyif almıyorum,seyretmiyorum ve önermiyorum.

Resimler alıntıdır.